Yeniden başla!

 Bir süredir damarlarımda bambaşka bir kanın aktığını hissediyorum. Öfkeyle karışık, beni çıldırtan bir şey oluyor ve bu duyguyu kabul etmek istemesem bile ediyorum. Çünkü artık kabul etmeyi öğrendim.
 
Yeni İpeklerle tanışıyorum, yeni aynalarda bakıyorum kendime. Bazı İpekler çok güzel sarılmak istiyorum ama bazıları çok öfkeli, onlara dokunmak öyle kolay değil. Bazı yansımalarımın gözlerinin içine bakmak biraz cesaret istiyor, insanın kendiyle yüzleşmesi, hesaplaşması her zaman öyle kolay olmuyor. 

Mesela zihnim beni ele geçirdiğinde, kendimi otomatik olarak uçak moduna alıyorum. O an kalbimin pistine inen her uçak rötarlı, hasarlı ya da kazalı olarak kaydediliyor. 

Tepeler çıkıyorum diyelim, kalbimin tepeleri tuzaklı, düşüyorum sürekli ya da soluk soluğa kalıyorum. Sanki hiç varamayacağım, tümseklerle dolu bir yolda, üstüm başım toz toprak içinde kalıveriyorum öylece. Buralar biraz yırtıcı kuşlarla dolu ve ben kalbimi saklamayı bilmiyorum. 

İnsanın kendi içinde var ettiği her savaşı kazanması, her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu savaşı kazanabilmen için, savaşı yaratan SENDEN, daha güçlü bir SEN doğurmalısın ki, kendine rağmen sen bu savaşı kazan. Ve bu bir kere yaptım bitti gitti gibi bir şey değil. Çünkü doğurduğun her sen, yeni bir savaş başlatacak içinde. İnsan kaç savaşı kazanır, kaç kez kendinden doğar bilmiyorum.
Ama ben kendimden doğdum, bunu biliyorum.

Bütün bildiğim şeyleri bir kenara iterek, yepyeni şeyler öğrenerek yaptım bunu ve hala öğreniyorum. Kendi kabuklarımı çatır çatır kırdım ama çetin ceviz İpekler de çıktı arada. Onlara zaman verdim, her şeyi bir anda yapacak değiliz ya canım! Sonuçta her çiçek açacağı zamanı en iyi kendisi bilir. Bazen sana düşen sadece beklemektir.

Şimdilerde her yer rengarenk çiçek açıyor. Bambaşka aynalara bambaşka gözlerde bakıyorum. Edindiğin tüm gözlükleri sahiplerine geri verdim, kalpten bir teşekkür eşliğinde. Artık güneşe çıplak gözle bakıyorum. Yine de bazen gözlerim kamaşıyor ışıkta, çiçeklerim kuruyor ya da soluyor. Elimi gözümün önüne siper ediyorum, solan yaprakları büyük bir özenle topluyorum ve kuruyan çiçeklerimin toprağını biraz havalandırıp yeni çiçekler dikiyorum. 

Bu sene doğum günümde bir söz vermiştim kendime. Artık sadece kendimden yana olacaktım.
Önce içimde çıkardığım savaşları kazanacak daha güçlü bir ben doğurdum. Sürecin kendisi de, doğum kadar sancılıydı ama başardım. Sonra geçtim aynanın karşısına, baktım gözlerimin içine;"Seninle gurur duyuyorum İpek" dedim. Ve ben artık hep kendimin yanındayım. 

Velhasılıkelam:

İçinizde çıkardığınız savaşları; kendinize karşı savaşarak değil, ancak ve ancak kendinizden yana olarak kazanabilirsiniz. Ve bence hayat daima, kendinden yana olanların yanında.

Gökten üç elma düştü bir kuşluk vakti.
Biri bana, biri size, biri de yeniden başlayanlara.


İyilikte görüşelim...


                                        





Yorumlar

  1. Ah ipek ah.sen hiç durma, ara verme.Hep yaz , sen hep yaz.Biz hep seni okuyalım..

    YanıtlaSil
  2. Kendinden doğmak herkesin harcı değildir, tebrikler��

    YanıtlaSil
  3. Sizi ilk kez okuyorum ipek hanım. Etkileyici yazdığınız çok açık, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bazen olmaz, oluruna bırak.

Olur Öyle

Kapı aralığındaki veda