Canım Kendim 💕
Bu sabah saçlarımı ortadan ikiye ayırdım ve ördüm. Sonra bunu
hiç denemediğimi fark ettim ve gördüm ki, böyle de çok güzel oluyormuş. Aslına
bakarsanız o kadar çok şeyi denemeyi geçin, düşünmeden yapmışım ki şaşırdım o an. Kendimi bir
sürü şeyden böylelikle mahrum bıraktığımı düşündüm. Ne acı!
İki aydır yogaya ve çeşitli nefes egzersizlerine kafayı
taktım. Meğer insan bir şeylere kafasını takmalıymış, ama kendisini yükseltecek
şeylere. O zaman çok güzel şeyler oluyormuş. Bense kafamı sadece
hayatımda olmayan şeylere takmışım. Ne fena!
Bir aydır her sabah kendime “Günaydın İpekciğim, seni çok
seviyorum(x3), seninle gurur duyuyorum” gibi şeyler söylüyorum. Ve bir dizi
olumlama cümleleri okuyorum sesli sesli. “Hayat sana bir teklifim var!”
başlıklı olumlama en sevdiğim. Ve her gün bedenimle konuşuyorum. Her gün,
“Bugünün bana hediyesi neler?” diye bir soru fırlatıyorum gökyüzüne. Ve bir sürü
hediye alıyorum her gün şükürler olsun ki!
Haziran ayında bir
etkinliğe dahil oldum ve sabahları altı buçuktan yediye kadar yoga yapıyoruz
zoom üzerinden. Önceleri zorlandım, ama bu hayatımı yoluna koymak için güzel
bir fırsattı. Uzun bir süredir bir türlü kıramadığım bir döngüm vardı. Her gün
ağlayıp sızlanarak bunu yapamayacağım artık çok açıktı. Yoga ve nefes bana ilaç
gibi gelmişti. Üstüne de bu gruba dahil olmak beni yukarı taşıdı.
Her sabah kendime bir kahvaltı tabağı hazırlayıp, balkonda
kırlangıçlar eşliğinde keyif yapmaya başladım. Ve bu bana o kadar iyi geldi ki,
ne desem ifade edemem. Her gün enerjik şarkılar açıp dans ettim, genelde
rakkası tercih ettim J J Sonra baktım ki, her gün yükseldikçe yükseliyorum.
Tabii bu sırada nefes çalışmalarına da katılmaya devam ediyorum, bilinçaltına
iniyoruz vs. Böylelikle bir sürü şeyin sebebini de anlamaya başladım. Her geçen
gün kendime anlam katmaya başladım. Son iki ayım mükemmel geçti, darısı
önümüzdeki aylara!
Pekiiii, bu kadar şey anlattın, ne fark ettin diye
sorarsanız eğer, yaşamadığımı fark ettim. Evet, ne yazık ki ben yaşamıyormuşum…
Meğer ben soluk alıyormuşum artık nefes alıyorum. Meğer ben sağırmışım artık
duyuyorum. Kendimi duyuyorum, bedenimi duyuyorum, özellikle de içimdeki minik
İpek’i duyuyorum. Hiçbir ses onunki kadar güzel gelmemişti bugüne dek.
+Feride, bu kız yine ne anlatıyor Allah aşkına?
-Sen zaten bugüne kadar neyi anladın ki, bunu anlayacaksın!
+Kalbimi kırıyorsun bak artık…
-Sıra kafana geliyor, haberin olsun.
+…
-!!!
Ve evet nihayet, dün akşam kıramadığım o döngüyü kırdım.
Koşa koşa yürüyüş yoluma gidip bu haberi ağaçlara verdim. Çünkü en büyük
şahidim belki de onlardı. Her gün attığım on bin adımı, dayan İpek, hadi İpek,
geçecek İpek diye diye attığımı en iyi onlar biliyordu. Ve bu sabah etkinlik
dahilindeki son yoga pratiğimde hocam, yeni başlatacağı gruba üç kişi davet
edeceğini ve onlardan birinin de BEN olduğumu söyledi. Hemen “Başka neler mümkün?” diye geçirdim içimden.
Yedi buçukta kırlangıçlarla yapacağımız kutlama için
kahvaltı tabağım ve yeşil çayımla balkona çıktığımda gökyüzünde mükemmel bir
şölenle karşılaştım. Kırlangıçlar kutlamaya çoktan başlamışlardı. Hemen “Bundan daha
iyi nasıl olur?” diye geçirdim içimden.
+Bu kız hasta olabilir mi Feride?
-Pardon? Yaşama sevinci ne zamandan beri hastalık oldu?
+Yaşama sevinci mi şimdi bu, baksana ağaçlar kırlangıçlar
falan neler diyor!
-Bende öküzler odunlar diyorum ama hiç onları duymuyorsun.
+Yani Feride… Gerçekten pes…
-İşine gelmeyince pes dersin tabi.
Artık iç sesimin daha olumlu konuştuğunu fark ediyorum. Ve
çok iyi anladığım başka bir şey daha var, gerçekten dışarıdaki her şey tıpkı
içimdeki gibi. Yani bu sabah aslında içimde de tıpkı kırlangıçların ki gibi bir
şölen vardı ve onlar sadece içimin yansımasıydı.
+La havle vela kuvvete, tövbe estağfurullah.
-???
Artık herhangi bir şey için, beni zorundalığa itecek –yapmam
lazım- gibi cümleler yerine, -yapabilirim- gibi cümleler kullanıyorum. Duyduğum
şeyleri de içimin bir yansıması olarak görüp, “Şimdi ben bunu neden duydum?”
diye soruyorum kendime. Ve aslında o şeyi kendi kendime hiç farkında olmadan
söylediğimi anlıyorum. İyisiyle de kötüsüyle de.
Herkes kendi hikayesini kendisi yazarmış. İyiyi de kötüyü de
ben istediğim için yaşadığımı, aldığım kararların sonucunda böyle olduğunu
artık kabul ediyorum. Ve ben artık yeni tarzlar denemeyi seçiyorum. Kendimi bir
çerçeveye sığdırmak için yırtınmayı bırakıyorum.
Bana ait olmayan korkularımı, başkalarının çizdiği
sınırlarımı, herkesin neyi yapamayacağımı nasıl da çok iyi bildiğini fark
etmeyi seçiyorum artık. İçimde bastırdığım her şeyi görebilmek ve onları kabul
etmek benim en büyük şifam oldu.
Hani ne yersen o olursun diyorlar ya. Ne söylersen ve neyi
seçersen de o’sun aslında.
Ben artık aynada gözlerimin içine ışıl ışıl bakmayı
seçiyorum. Ben artık kırlangıçlar gibi neşe içinde uçmayı seçiyorum. Ben artık
artılarım kadar eksilerimi de seviyorum. Ve ben artık tüm kalbimle kendimi
seçiyorum…
Sıradaki kahvemi, kapanan defterlere, yeni başlangıçlara ve
kendinden yana olanlar için içiyorum.
+Şerefe Yavuz!
-Şerefe Çilekcim :)
İyilikte görüşelim…
Aman Allahım bu ne güzel bir anlatım böyle.şak şak şak şak alkışlıyoruz kızımla seni..kızımın en en teyzesi iyi ki sensin.o kocaman güzel kalbimden öpüyorum ipek böceğim.
YanıtlaSil👏👏👏🙏
YanıtlaSilİpek'im abone olmayı başaramadım ne yazık ki.
SilArada frene basıp kendimizi dinlemek iyi oluyor ☺️
YanıtlaSil