En kötü ne olabilir ki?

Geçen yıl bu ay yani Ekim, çoook güzel geçmişti, resmen havalardaydım. Öyle bir enerji ve güzellik vardı ki, hem çok mutluydum hem de çok kısmetliydim. Eylül güzel bitmiş, Ekim mükemmel geçmiş ve Kasım da oldukça iyi gidiyordu. Sonrasında kendi kendime nazar değdirmiş olmalıyım ki, abartmıyorum yüzüm canı gönülden hiç -ama hiç- gülmedi. Bu yıl da Ekim ayım oldukça üretken ve sakin geçti, huzurluydum.

Eylül sonuna doğru taşındım, biraz gezdim ve eğitime gittim. Sonra evde sağlam bir temizlik ve kışa hazırlık adına salça, turşu ve son olarak yufka ve türevleri gibi şeyler yaptık. Sanırım artık kışa hazırız. Hatta bir ara o kadar çok kendimi kaptırdım ki, 15 kilo biber ve 5 kilo da patlıcan attım fırına. Biberleri turşu/salamura, patlıcanları da zeytinyağlı olarak kavanozlayıp dolaba attım. Nar reçeli denedim ve çiçekleri çoğaltmak için toprak alıp yeni saksılara diktim. Yeni bir kitaplık alıp, getirdiğim kitapları yatağımın kenarına yerleştirdim.

Geçen gün de anneanneme gittik, yemek ve temizlik yapmak için. Sobanın başına oturunca bir tuhaf hissettim, sanki çok büyükmüşüm de çocukluğuma dönmüşüm gibi :))) Bilemiyorum belki de ipler içimdeki çocuğa geçmiştir :))) Neyse sobanın üzerine kestane attık, sabah ekmek kızarttım ve mandalina kabukları koyup durdum :))) Hepsinin fotoğrafını çekiyorum tabii. Anneannem de her fotoğraf çekmeye çalıştığımda gülüp durdu, sebebini tahmin edersiniz :)))

Çok tuhaf bir his var içimde, anlayamıyorum. İçimden bir şeyler o gün o sobaya yapışıp kaldı, eminim.  Neyse artık oyalanacak pardon yapacak hiçbir şey kalmadı... Ha şey bide cennet hurması pekmezi deneyeceğim :)))))))) Sanırım bundan böyle kitaplarımla burun burunayım. Önümde ne sınav varsa gireceğim. Zaten açıktan sosyoloji okumaya da başladım.

Neyse efendim, diyorlar ki: "Ne var ne yok?"
Hiç, hiçbir şey yok.
O kadar düz ki hayatım, anlatacak hiçbir şey ya da olay yok.
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü, bilemiyorum :)

Mesela dağa gittim kestane toplamaya, çok bulamadık ama içim açıldı yemin ederim. Dönüşte de tatlı bir güneş altında yürüyerek ve yalancı dağ çileği toplayarak geldik annemle, dünya varmış dedim. Bir sürü de fotoğraf çektim.

Sonra geçenlerde, annemle babam başka bir dağa gittiler kestane toplamaya ve ben evde yalnız kaldım. İneğe su ver bir ara dediler ama ben pek yaklaşamam :))) Neyse öğleden sonra indim, inekler nerde diye bakınırken, ağaçtan tek tük düşen cevizleri gördüm topladım. Biraz sonra ekmekçinin amcamın kapısına astığı taze ekmekler ilişti gözüme bide ekmek çaldım. Ama bunları yaparken kendi kendime de gülüyorum :))) Sonra gittim kuyunun üzerine oturdum ve ceviz ekmek yedim. Tepemde mis gibi sıcacık bir güneş, saçlarımın dalgasında tatlı bir meltem ve kulağımda kuş cıvıltıları... Allah'ım nerdeyim ben böyle?

Çok uzun zamandır ilk kez sadece ve sadece anı yaşadığımı hissettim. Çok uzun zamandır yediklerimden gerçekten keyif ve tat aldım. Yani o anın güzelliğini ne yazsam size anlatamam. Sonra da kalktım kuyudan su çekip ineklere verdim :)))))

Geçen yıl, bu zamanlar için hayal ettiklerim hiçte böyle değildi aslında. O kadar çok kasmıştım ki bazı şeyler için ağlayıp zırlamıştım. Şu bahtımın karardığı zamanların sebebi aslında ben ve sonu gelmeyen kaygılarımdı. Artık iplerin elimden çıkacağı kesin olduğunda ise dayanabilmek için şu soruyu sormuştum kendime: "En kötü ne olabilir ki?"

Bazen ne yaparsanız yapın olmaz. Eğer zamanında siz oluruna bırakmazsanız, hayat sizi buna zorlar. Acısını ise kendiniz dahil, hiç kimseden çıkarmaya gerek yok. Evet belki kafamdaki şeyler olmadı ama en kötüsü diye düşündüğüm senaryoda kötü çıkmadı sonuçta.

Bitmesine çok az kalmış bir yapboz düşünelim, birden elinizden düşse ve parçalar etrafa saçılsa n'apabilirsiniz ki? İşte kendime tam bu noktada sordum bu soruyu: "Gerçekten böyle bir şey olsa n'aparım?" 

Ben:  Biraz söylenip, parçaları toplayıp yeniden başlamaktan başka n'apabilirim ki?
İç ses:  E dağıldıysa toplarsın canım sende, ne var bunda?
Ben:  Saçmalama ya, o kadar basit mi?
İç ses:  Evet bu kadar basit, sen ne sandın ki????
Ben:  Kaybolan zaman peki, şimdi her şey sarpa saracak!
İç ses:  Sus kız, sarpa saracakmış bak bak laflara bak!
Ben:  E ama...
İç ses:  Olayları büyütmekten başka işin gücün yok haaa.
Ben:  !?!?!?!?!?
İç ses:  Başla bakalım şu parçaları toplamaya.

Sizin de parçalar saçıldıysa etrafa, birlikte toplayalım madem :)))

Sanırım şu ana kadar yazdığım en uzun yazım bu oldu. Tarif isteyen olursa seve seve veririm. Bu arada ben güzel anlarımı genelde paylaşıyorum ve şu şekilde geri dönüşler alıyorum:

+Yaşıyosuuun bu hayatıııııı!!!
- Yine ne işler peşindesin?
+ Tamam artık İpeek, kışa hazırsın yeter yahu!?
- Ayyyy çok istedim şu an orda olmayı :)))
+ Abim olsaydı eğer kesin seni alırdım :D
- Eee kaldı mı yapmadığın bir şey hı?

Ama en çok tanımadığım birinden aldığım şu mesaja güldüm:

+ Beni bul İrlandalı
- Kim İrlandalı?
+ Bu hayatı yaşadığına göre İrlandalı olmalısın... :))))


İyilikte görüşelim...




        


      


                     

Yorumlar

  1. En güzel şey doğayla içice yaşamak. Huzur dediğin budur 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle gerçekten, rahatladım buraya dönünce :)
      Kucakladım <3

      Sil
  2. Burnuma sobanın üzerindeki ekmeklerin, kestanenin kokusu geldi. Yaşam tüm hızıyla akmya devam ediyor, bazen sonbahar bazen ilkbahar oluyor geçen günlerimiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Soba gerçekten değişik bir şey, tuhaf hisler yaşatıyor :)) Haklısınız öyle gerçekten ve her mevsimin yeri ayrı güzel :) Sevgiler :))

      Sil
  3. Teşekkürler, en kısa zamanda uğrayacağım :) Sevgiler:))

    YanıtlaSil
  4. Son diyalog benim de favorim, hâlâ gülüyorum aklıma geldikçe :) Aslında ben de sizin gibi düşünüyorum ama bazen katlanılmaz bir hâl alabiliyor. Evet, herkesin zamanı farklı akar. Yine de insan paralel evren yaratmadan duramıyor işte. Ayrıca bu kadar ayrıntılı ve güzel bir yorum için çok teşekkür ederim, çok güzel hissettim. Yolunuz Zonguldak civarına düşerse, mutlaka beklerim. Belki ineklere birlikte su veririz :)))) Kocaman kucaklıyorum <3

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bazen olmaz, oluruna bırak.

Olur Öyle

Kapı aralığındaki veda